Güzeyde Ne Demek? Tarihin Sessiz Dilinden Günümüze Uzanan Bir Yolculuk Bir tarihçi olarak, geçmişin tozlu sayfalarına her daldığımda kelimelerin ardındaki anlamları keşfetmek beni büyüler. Çünkü dil, sadece iletişim aracı değil; bir toplumun hafızası, duygusu ve yön duygusudur. “Güzeyde” kelimesi de bu sessiz hafızanın içinde kaybolmuş, ancak yeniden hatırlanmaya değer bir sözcüktür. Peki, “Güzeyde ne demek?” Bu kelime, yön, kültür ve tarih arasındaki derin bir bağın ipuçlarını taşır. — Kelimenin Kökenine Doğru: Güzeyin Dilsel Yolculuğu Türkçede “güney” kelimesi, güneşin doğduğu yöne yakın bir kavram olarak bilinir. Ancak Anadolu’nun bazı bölgelerinde ve eski Türk lehçelerinde “güzey” kelimesi “kuzey” anlamında kullanılmıştır. Yani “güzeyde”…
Yorum BırakKategori: Makaleler
Moğolcada “Kan” Ne Demek? Dilin Derinliklerine Yolculuk Hiç yabancı bir kelimeye bakıp “Bu sadece bir kelime değil, bir kültürün aynası” diye düşündünüz mü? Benim için “kan” kelimesi tam da böyleydi. Türkçede hepimizin bildiği, doğrudan hayatla bağlantılı, kimi zaman kutsal kimi zaman korkutucu bir anlamı var. Ama Moğolcada bu kelime bambaşka katmanlara açılıyor. Hadi birlikte “Moğolcada kan ne demek?” sorusunun peşine düşelim ve sadece bir kelime değil, bir dünya keşfedelim. Moğolcada “Kan”ın Temel Anlamı: Güç, Liderlik ve Soy Moğolcada “kan” (хан) kelimesi, kan bağı anlamında değil, “hükümdar” veya “kral” anlamında kullanılır. Tarih boyunca Orta Asya bozkırlarının en etkili unvanlarından biri olan…
Yorum BırakEzan Okunduktan Sonra Fatiha Okunur Mu? Bir Antropolojik Bakış Antropoloji, insanlık tarihinin ve kültürlerinin derinliklerine inmeyi, farklı ritüelleri, sembolleri ve topluluk yapılarını incelemeyi amaçlar. Kültürler, binlerce yıl boyunca kendilerini ifade etmek için dini, sosyal ve toplumsal ritüeller oluşturmuş ve bunlar üzerinden bir arada yaşamayı başarmıştır. Bir antropolog olarak, bu ritüellerin nasıl şekillendiğini ve topluluklar arasında farklılıklar gösterdiğini gözlemlemek her zaman büyüleyicidir. Bugün, İslam dünyasında önemli bir ritüel olan ezan ve Fatiha okuma meselesini ele alacağım. Ancak bu konu yalnızca bir dini uygulama değil, aynı zamanda kültürel kimlik, toplumsal yapılar ve sembollerle iç içe geçmiş bir olgudur. Ezan ve Fatiha: İslam’ın…
Yorum BırakBir tarihçi olarak geçmişin izlerini sürmek, bugüne açılan yolları görmek benim tutkumdur. Bir ilçenin kaymakamını sorarken sadece adı öğrenmek yetmez; bu atamanın tarihî köklerini, bölgesel kimliği ve toplumsal dönüşümlerle ilişkisinin izini sürmek gerekir. “Eskişehir Günyüzü ilçesi kaymakamı kimdir?” sorusunu ele alırken, bu adı mekânsal ve tarihsel bağlamla birleştirerek anlatacağım. Günyüzü İlçesinin Tarihsel Panorama ve Son Dönem Yapılanmaları Günyüzü, Eskişehir iline bağlı bir ilçe olarak resmi olarak 1990 yılında kurulmuş; öncesinde bucak düzeyinde idari yapılarla yönetilmiştir. :contentReference[oaicite:0]{index=0} Bölge, Selçuk ve Osmanlı dönemlerinde Sivrihisar çevresi ile etkileşim içinde olmuş, Kurtuluş Savaşı süreçlerinde ülkenin doğu-batı koridorları üzerinde konumlanmıştır. :contentReference[oaicite:1]{index=1} İlçenin yüzölçümü, nüfus yoğunluğu…
Yorum BırakErzurum Hınıs’ın Neyi Meşhur? Güç, Kimlik ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyasi Okuma Bir siyaset bilimci için coğrafya yalnızca bir yer değil, iktidarın sahnesidir. Her dağ silsilesi, her köy meydanı, her pazar tezgâhı; toplumun güç ilişkilerinin görünmez iplikleriyle örülüdür. Erzurum’un Hınıs ilçesi de tam bu bağlamda, hem yerel kültürü hem de toplumsal yapısıyla dikkat çeken bir mikrokozmos sunar. Hınıs’ın “neyi meşhur” olduğu sorusu, yalnızca gastronomik veya folklorik bir merak değil; aslında kimlik, aidiyet ve güç üzerine derin bir sorgulamadır. İktidarın Coğrafyası: Hınıs’ta Güç Nasıl Kurulur? Erzurum Hınıs, tarih boyunca güç odaklarının kesiştiği bir alan olmuştur. Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte, burada…
Yorum BırakDilhun Nasıl Yazılır? Kelimelerin Gücüyle Kurgulanan Bir Anlam Bir kelime, bir anlam, bir dünya yaratabilir. Edebiyatın gücü, kelimelerle bir araya gelen hayal gücüdür. Her cümle, her sözcük, yazanın içsel dünyasını ve okuyucunun zihnindeki okyanusları şekillendirme gücüne sahiptir. “Dilhun” gibi bir kelime, yalnızca sesin ve harflerin birleşimi olarak değil, aynı zamanda arkasındaki duygunun, anlamın ve anlatının bir yansıması olarak önemlidir. Dilhun, bir isimden daha fazlasıdır; dilin sınırlarını zorlayan, derin çağrışımlar ve karakterler inşa eden bir terimdir. Peki, dilhun nasıl yazılır? Onu yazarken nelere dikkat etmeliyiz? Dilhun: Anlamın ve Duygunun Bütünleştiği Bir Kelime İlk bakışta, “dilhun” kelimesi kulağa yabancı gelebilir. Ancak, edebiyatın…
Yorum BırakKapitalizasyon Oranı Nasıl Hesaplanır? Formülden Stratejiye, Duygudan Veriye Kapitalizasyon oranı (cap rate) kulağa kuru bir finans terimi gibi geliyor olabilir; ama aslında hayatın içinden, tam da “bu yatırım eder mi?” diye sorduğumuz yere dokunur. Mahallede yeni açılan bir iş yerini, köşedeki kiralık dükkânı, hatta bir veri merkezini düşünün: Hepsinin arkasında, riski, getiriyi ve geleceği bir sayıya sıkıştırmaya çalışan aynı soru var. Bugün hem sıcak bir sohbetin doğallığıyla hem de sağlam hesapların netliğiyle kapitalizasyon oranı nasıl hesaplanır sorusunu masaya yatırıyoruz. Kapitalizasyon oranı nedir? Kapitalizasyon oranı (cap rate), bir varlığın yıllık Net İşletme Geliri (NOI) ile piyasa değeri (veya satın alma fiyatı)…
Yorum BırakKanunuevvel Ateş Ocağı Nedir? – Geçmişten Geleceğe Isınan Bir Kavram Bazen bir kelimeyle karşılaşırız ve onun içinde geçmişin bilgeliğini, bugünün karmaşasını ve geleceğin olasılıklarını aynı anda hissederiz. “Kanunuevvel Ateş Ocağı” da işte böyle bir terimdir. İlk bakışta tarih kitaplarından fırlamış gibi dursa da, aslında geçmişle gelecek arasında kurduğumuz köprülerin en ilginçlerinden biridir. Gelin bu eski kavramı, geleceğe dair vizyoner bir gözle ele alalım; hem analitik ve stratejik bir bakış açısıyla hem de insan ve toplum merkezli bir yaklaşımla birlikte düşünelim. “Kanunuevvel” Osmanlı döneminde Aralık ayı anlamına gelirken, “Ateş Ocağı” eski takvimlerde yılın en soğuk zamanlarına karşılık gelen, kışın merkezinde yer…
Yorum BırakYargı Gerekçe Ne? Ekonomi Perspektifinden Bir Bakış Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Üzerine Bir Ekonomistin Düşünceleri Ekonomi dünyasında, her seçim bir maliyet ve her maliyet bir sonuç doğurur. Kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada, bireyler ve kurumlar yaptıkları her seçimle birlikte, daha geniş bir toplumsal ve ekonomik etkiler ağına müdahale ederler. Bu noktada, kararların gerekçelendirilmesi yalnızca bir açıklama değil, aynı zamanda toplumsal refahın artırılması ve verimliliğin sağlanması adına kritik bir araçtır. Peki, bu ekonomik bakış açısını yargı süreçlerine nasıl entegre edebiliriz? Yargı gerekçesi, sadece hukuki bir zorunluluk değil, aynı zamanda piyasa dinamiklerinin ve toplumsal kararların anlamlı bir şekilde analiz edilmesi için…
Yorum BırakYapay Gölet Nasıl Yapılır? Öğrenmenin Pedagojik İnşası Üzerine Bir Yolculuk Bir eğitimci için her yeni bilgi, bir göletin oluşumuna benzer: önce küçük bir çukur kazılır, sonra damlalar birikir, zamanla bir yaşam alanı doğar. Yapay gölet sorusu — “Nasıl yapılır?” — sadece mühendislik ya da coğrafya konusuna ait değildir; aynı zamanda öğrenmenin kendisini anlamak için güçlü bir pedagojik metafordur. Bir göleti inşa etmek, tıpkı bir öğrencinin zihninde anlam dünyası kurmak gibidir. Her taş, her toprak, her su damlası, öğrenmenin bir parçasını temsil eder. Doğal Meraktan Yapay Yapıya: Öğrenmenin Katmanları Öğrenme, tıpkı doğadaki su döngüsü gibi doğal bir süreçtir. Ancak her doğal…
Yorum Bırak